Kenarda Gizlenmiş Sedef Kakmalı Bir Sandık Kara Bulutlar Henüz Çökmeden Ordu mu? Bürokrasi mi? Deutschland Deutschland İstanbul'da Bir Aile Fırtına Yaklaşırken Zor Günler, Zor Kararlar Uzaklarda Farklı Bir Evre Büyük Yenilgi, Büyük Düşkırıklığı Adana, Görev Başı Milli Mücadeleye Tam Destek İstanbul Göründü Nihayet Kurtuluş, Nihayet Cumhuriyet

Mehmet Celal Bey, Konya Valiliği görevinden sonra idari görev almamış olmanın vicdani rahatlığını ve hüznünü bir arada yaşarken, çocukları farklı yerlere dağılmaya başlamışlardı. En küçük çocuğu olan, oğlu Ömer Celal tahsili için Berlin’e yerleşmişti; ortanca çocuğu Süheyla bir Endonezyalı ile evlenmişti. Gerçi evlendiği Haşim Al-Attas o tarihlerde bir Hollanda sömürgesi olan Batavya’dan (bugünkü adıyla Endonezya) Mektebi- Sultaniye’ye okumaya gelmiş, Mektebi- Sultaniye’den 1904 yılında mezun olduktan sonra Belçika Gemboux’da ziraat mühendisliği tahsili, ardından Fransa’da kolonyal ziraat ihtisası yapmış,  yüksek kültürlü bir gençti. Üstüne üstlük Yemen’den Endonezya’ya 18. yüzyılda İslam kültürünü yaymak maksadı ile Yemen’in Hadramut bölgesinden göçmüş önemli bir ailenin mensubu idi. Aile fertleri Endonezya’da Ehlibeyt (peygamber soyundan) kabul edilirlerdi.1

Haşim Bey’in Ağabeyi Osman Al-Attas’da yine kendisi gibi Mektebi- Sultaniye’de okumuş, hatta aynı mektepte matematik hocalığı yapmıştı. O dönemde Mektebi- Sultaniye Müslüman ülkeler arasında erişilmesi güç, çok önemli bir kültür yuvasıydı. Haşim Bey’in ağabeyi Osman Bey keyfine çok düşkün birisiydi. Osman Bey’in boğaza nazır evindeki çay partileri o dönem oldukça meşhurdu. Pierre Loti’nin Aziyade adlı eserinde Osman Bey’in çay partileri bolca anılmaktadır.2 Süheyla Hanım ve Haşim Bey 1920’de uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra Java adasının Jakarta şehrine yerleşirler. Yolculuklarını Süveyş’teki sıkıntılar nedeni ile Akdeniz üzerinden yapmak zorunda kalırlar. Süheyla Hanım ve Haşim Bey’in kızları Sevda 1920’lerin başında Jakarta’da doğar. Sevda, İstanbul’da hanedan soyunun uzak bir temsilcisi iken, Jakarta’da babasının mensubu olduğu Al-Attas ailesinden dolayı ehlibeyttir. Yerel Müslüman halk bu ufacık çocuğun ellerini “Şerife” (kutsal) diye öperlermiş. Baba Mehmet Celal Bey için kızının Endonezya’ya gidişi hem kızı için bir kurtuluş ama bir o kadar da üzüntüye sebep olacaktı.

 

 

 


1- Peygamber soyundan olup Güney Doğu Asya’ya göç etmiş ve bu bölgenin İslamlaşmasını sağlamış atalardan gelen az sayıdaki ailelerden biriydi Al-Attas’lar. Bu sebeple aile fertleri her dönemde bölgede hatırı sayılır konumlarda olmuşlardı. Bunun yakın zamandaki örneği Mehmet Celal Bey’in Endonezya’da doğan torunu Sevda’nın Endonezya’daki kuzeni Ali Al-Attas’dı.  Ali Al-Attas 1988-1999 yılları arasında Endonezya Dışişleri Bakanlığı yapmış çok saygın bir devlet adamıydı. 1991 yılında Kamboçya’daki barış anlaşmasının mimarı olmuştu. Hatta Dışişleri Bakanlığı döneminde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine aday gösterilmişti.

2- Neyzi,Leyla.İstanbul’da Hatırlamak ve Unutmak-Birey,Bellek ve Aidiyet