Kenarda Gizlenmiş Sedef Kakmalı Bir Sandık Kara Bulutlar Henüz Çökmeden Ordu mu? Bürokrasi mi? Deutschland Deutschland İstanbul'da Bir Aile Fırtına Yaklaşırken Zor Günler, Zor Kararlar Uzaklarda Farklı Bir Evre Büyük Yenilgi, Büyük Düşkırıklığı Adana, Görev Başı Milli Mücadeleye Tam Destek İstanbul Göründü Nihayet Kurtuluş, Nihayet Cumhuriyet

Adana ve havalisi o zamanki adıyla Kilikya, Fransızların işgali altındaydı. Birinci Dünya Savaşı’nın ortalarında İngiltere ve Fransa arasında yapılan gizli bir anlaşma sonucunda Müslüman nüfusun yoğun olduğu bölgenin kontrolü Fransızlara bırakılmıştı. Buradaki hedef Türkiye topraklarında yaşayan Ermeniler için bir yurt sağlamaktı ve Fransızlar birçok sömürgelerinde yaptıkları gibi yerel halkı yerel halka kırdırma yolunu seçmişlerdi. Bunun için azınlıkların bir bölümünü yanlarına aldılar. Onların da yardımıyla halka zulüm ediyorlardı. Osmanlı’nın mevcut yönetimi ve Kilikya Valisi Müslüman halkın menfaatlerini korumaktan çok uzaktı. İstanbul’daki Kilikyalılar buradaki zulme dur demek için vali olarak ortak bir isimde birleştiler. “Mehmet Celal Bey”; hem yönetimindeki halkın haklarına sahip çıkacak bir kişilikti, hem bürokrasi ve yönetim onu çok sayıyordu. Ermeni ve diğer azınlıkların da kabul etmekte ve benimsemekte tereddüt etmeyecekleri bir isim gibi gözüküyordu. İstanbul’daki Kilikyalılar Mehmet Celal Bey’in vali olması için yönetime baskı yapmaya başladılar. Ardından Mehmet Celal Bey’e Kilikya Valiliği görevi teklif edildi ve o da bu görevi hiç tereddüt etmeden kabul etti.

Mehmet Celal Bey, tahmin edilenin aksine Fransızlar ve onlarla işbirliği yapan azınlıklar için çetin ceviz çıkacaktı. Adana’ya gelişinin akabinde tarih kitaplarında da yerini alan bir bayrak krizine yol açtı. Görev yaptığı valilik binasında Fransız bayrağının asılı olduğunu görüp indirilmesini ve yerine Osmanlı bayrağının asılmasını talep etti. Aksi halde görev yapmayacağını ifade etti. Uzun görüşme ve pazarlıkların ardından Fransızlar haftanın altı günü bayraklarını indirmeyi kabul ettiler. Bir gün asılı kalması ve bu günün de pazar günü olması konusunda ısrarlarını sürdürdüler. Mehmet Celal Bey o gün makama gelmeyeceğini açıkça beyan etti. Hâlbuki pazar günü Osmanlı’da işgünü idi. Celal Bey’in bu bayrak direnci sembolik gibi görünse de yerel halka büyük moral vermiştir. Halk sırf bayraklarının altından geçebilmek için valilik makamını sık sık ziyaret etmeye başlamıştır. Yeraltı direniş örgütlenmesi bundan cesaret almış ve faaliyetlerini hızlandırmıştır.